Sergio / 18 / ODTÜ / Kendi çapında “yazar ve ressam” / Merhaba
bu yazıyı okuyan kişi. Belki seni hiç tanımıyorum ama gülümse,
kimseyi umursama, sen çok güzelsin, hep mutlu ol. İyiki varsın.
Bloğuma hoşgeldin! Girerken ayakkabılarını çıkartıp da gir.
Arkadaşlarım bana Sergio der. Sen de öyle seslenirsen güzel olur.
Siyaset öğrencisiyim fakat siyasi ve dini görüşlerimi bu gibi
yerlerde paylaşmayı sevmem. Lana Del Rey dinlemeyi, bol bol seyehat
etmeyi, okuyabildiğim kadar kitap okumayı, karakalem yapmayı ve
yemek yemeyi severim. Bütün yemekler güzeldir fakat hamburgerin
kalbimdeki yeri ayrıdır. Karakalem olarak sürekli insan portresi
yaparım. Hep piyano çalmayı istemişimdir ama daha ıslık bile
çalamıyorum. Lakin çok güzel şiir ve deneme yazarım. Kediler
hariç bütün hayvanlarla aram güzel. Alerji yapmasalar iyi
canlılar aslında. Alaska kurdunu sevdiğim kadar çok az şeyi bu
kadar fazla seviyorum. Bir tane göreyim kendimi hemen kaybediyorum.
“Aşk” kelimesi onlara çok yakışıyor. Umut kırmak gibi
olmasın ama yeni insanlardan genelde hoşlanmam. Güçlü bir
insanımdır. Bu hayatta beni yıkabilecek veya canımı yakabilecek
bir şey henüz var olmadı. Bir de şunu unutmayın insanlar sürekli
başkaları hakkında hiç durmadan konuşur… Benim hakkımda ne
düşünüldüğü veya konuşulduğu kesinlikle umrumda olmaz ve
bence bunu okuyan “sen” içinde aynısı geçerli olmalı. Korku
nasıl bir duygudur pek bilmiyorum. Biraz duygusal, biraz bencil,
biraz umursamaz fakat aşırı hırslı biriyimdir. Biraz da psikopat
bir ruhum var desem yalan söylemiş olmam. İnsanların bana
yapamazsın veya başaramazsın dediklerini yapmak ve başarmak en
büyük hobim. En sevdiğim şehir; doğduğum ve çocukluğumun
geçtiği yer olan İstanbul. Fakat ev diye bildiğim belirli bir yer
yok. Kendimi nereye ait hissedersem benim evim orasıdır. Kim bilir
belki bir gün senin şehrinede gelirim. Geceyi ve karanlığı
gündüzlere tercih ederim. Böyle biriyim işte ve hala yaşıyorum.
Sanırım.